İrfan Değirmenci: Çankaya’da Oyları Bölüp AKP’ye Kazandıran Bir İsim Olarak Anılmak Ekranda Sergilediğim Tavrı Reddetmem Olurdu

Haber: NİSANUR YILDIRIM/ Kamera: ÜNAL AYDIN

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Çankaya Belediye Başkan adayı İrfan Değirmenci, "Ya mevcut düzeni kazanacak Çankaya'nın ya da Türkiye İşçi Partisi kazanacak. Üçüncü bir seçenek yok. Çankaya'da AKP'nin kazanma riskini görsem, oyları bölüp AKP'ye kazandıran bir isim olarak anılmak beni bunca yıllık tecrübemi ve ekranda sergilediğim tavrı reddetmem olurdu. Ben burada AKP'nin kazanma riski olmadığını, oylar CHP'nin oyları ikiye değil üçe de bölünse yine de AKP'nin kazanamayacağını gördüğüm için burada ya TİP ve İrfan Değirmenci ya da CHP ve adayı kazanacak. İki ihtimal olduğunu gördüğüm için buradayım. Çankaya seçmeninin karşısındayım" dedi.

İrfan Değirmenci, TİP Genel Merkezi'nde gazetecilerle bir araya geldi. Değirmenci'ye; TİP Ankara İl Başkanı Fırat Çoban, TİP PM üyesi İlke Kumartaşlıoğlu ile Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı ve TİP Çankaya Belediye Meclisi Üyesi Adayı Tuğba Gürsoy eşlik etti.

Sözlerine Gezi Direnişi'nde öldürülen Berkin Elvan'ı anarak başlayan TİP Ankara İl Başkanı Fırat Çoban, şöyle konuştu:

"Bu kazanım siyasetinin en somutlandığı alanlar bizim için yerel seçimler. Ümit ediyoruz ki TİP 31 Mart yerel seçimlerinden, memleket genelinde, Ankara'da, Hatay'da, Malatya'da, Tokat'ta, Erzincan'da, belediyeler kazanarak ve bu memlekete, cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir Sosyalist Belediyeler Birliği armağan ederek yoluna devam edeceğiz. Şimdi bu yerel seçimlerde 2 ilke önceledik. Birincisi; her ne olursa olsun biz saray rejiminin yeni belediyeler kazanmamasını arzu ediyoruz. Muhalefetin yönetmesi hiçbir şey ifade etmeyebilir ama saray rejiminin yeni bir belediye kazanması, bu memleketteki emekçiler, kadınlar, gençler adına çok şey ifade ediyor. Bu yüzden TİP hiçbir tartışmaya girmeden, pazarlığa girmeden, üzerine düşen sorumluluğu memleketi adına yerine getirmiştir. Aday çıkarmadığımız yerler, büyükşehirler, iller, ilçeler, bunlar zaten kamuoyunun da malumudur. Biz saray rejimine yeni bir belediye hediye eden, yalnızca kendi ikbalini düşünen bir siyasi hareket değiliz. Masalara oturan, masalardan kalkan, vekil, belediye pazarlıklarına giren, çantaları alıp götüren bir siyasi hareket değiliz. Memlekette bunlardan yığınla zaten var.

İkinci ilkemiz bu memlekette AKP iktidarı gibi bu kadar pespaye bir rejimin 20 yıldır hüküm sürmesinin, üstelik kendisini sürekli tahkim ederek ve egemenlik alanını genişleterek hüküm sürmesinin en temel sebeplerinden biri de muhalefet yapma biçimi. Bu memlekette kurumsallaşmış, ana akım muhalefet… TİP aldığı bir milyon oyun yurttaş iradesinin desteğiyle bu seçimlerde AKP'ye hediye etmeyeceği ama kendisinin kazanabileceği yerlerde çok güçlü adaylarla seçime girme kararı almıştır. Çankaya da bu iddiamızın en merkezileştiği yerlerden biri. Burada Çankaya da çok açık ki aradan AKP, MHP adayının, Cumhur İttifakı adayının sıyrılma riski kesinlikle yok. ya TİP'in aday gösterdiği İrfan Değirmenci Çankaya'nın belediye başkanı olacak ya da müesses nizam devam edecek. Böyle gelmiş, böyle gider denilen ilişkiler, belediye anlayışı. Yurttaşa, müşteri, kente parsellenecek bir arsa olarak bakan, yakasına taktığı rozet her ne olursa olsun bu bakışı değişmeyen bu anlayış devam edecek."

"GEZİ DİRENİŞİ'NDE SANSÜRE BOYUN EĞMEDİM' DİYEBİLİRİM"

TİP Çankaya Belediye Başkan adayı İrfan Değirmenci, şunları söyledi:

"14 yaşında martı kaşlı bir çocuk. Aramızdan koparıldı. Bugün tam 10 yıl olmuş. 10 yıl önce o gün doğanlar bugün 10 yaşında. 10 yıl önce o gün 8 yaşında olanlar bu yıl ilk kez oy kullanacaklar. Gezi Direnişi'nden, Berkin Elvan'dan söz ediyorum. Yan stüdyoda penguen belgeseli gösterirlerken, tüm sansür girişimine rağmen ona boyun eğmeyerek Berkin Elvan'dan söz eden, Kanal D sabah haberlerinde bunu yapan biriyim. Gururla söylüyorum. İleride anlatmam gerekirse sadece kendimle ilgili bunu söylerim herhalde. 'Ne yaptınız siz hayatınızda' dediklerinde. 'Gezi Direnişi'nde sansüre boyun eğmedim' diyebilirim.

2013 yılından sonra hiçbir şey bizim için eskisi gibi olmadı. Benim dünya bakışım da değişti. Yıllar boyunca yaptığım muhabirliği sorgulamaya başladım. Etkisiz miydi acaba diye. Bir başıma ne kadar mücadele edebileceğimi sorguladım. O çadırlarda, Gezi Parkı'nda biber gazı yerken, birbirimizin gözünün içine limon sıkmaya çalışırken, hepimiz gibi o gün değişti dünyaya bakış açım. 2013'ten sonra hiçbir şeyi eskisi gibi olmadı benim içinde. Zaten sakıncalı piyadeydim, Uğur Mumcu'nun tabiriyle. Ama 2013'te Gezi Direnişinde yaptığımız yayınlarla daha da sakıncalı hale geldim. En son 2017 yılında, tek adam rejiminin oylandığı referandum sürecinde 'hayır' oyu kullanacağımı tweet serisiyle kamuoyuna açıkladığım için işime son verildi. Doğan Grubu 'gazeteciliğin tarafsızlığı' ilkesini zedelediğimi söyledi. Çok kısa bir fıkraydı. Çünkü aynı grupta 'evet' oyu kullanacağını açıkça beyan edenler terfi ettirilirken ben 'hayır' oyu kullanacağımı açıkladığım için tazminatsız işten çıkarıldım."

"TÜRKİYE'DE REJİM DEĞİŞTİ"

Türkiye'de rejim değişti. Rejim değişikliğine karşı daha da güçlü muhalefet edebilmek için bir parti çatısı altında örgütlenmem gerektiğini fark ettim. O parti çatısı TİP'ti. Çünkü TİP, toplumsal muhalefetin Gezi'de yan yana duran ve büyüyen toplumsal muhalefetin siyasi haliydi. Meclis'te TİP'i temsil eden dört milletvekili Erkan Baş, Sera Kadıgil, Barış Atay ve Ahmet Şık aslında gezinin ta kendisiydi. Her zaman yapılanları yaparak farklı sonuç beklenemeyeceğini bize anlattılar, öğrettiler. Muhalefet yapmak için de farklı bir tarz gerekiyordu. Daha etkili muhalefet yapmak için de kürsülerde farklı söylemler geliştirmek gerekiyordu. Beni TİP'e yönlendiren de onların Meclis'te sergilediği bu cesur tablo oldu aslında. Son bir buçuk iki yıldır da TİP'te siyaset yapmaktayım. Doğup büyüdüğüm, okula gittiğim yerde, ilk kez aşık olduğum Ankara'da, Çankaya'da değiştirebileceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum. Çankaya'da ya mevcut düzen böyle gelmiş böyle gider denilen mevcut düzen devam edecek ya da TİP yıllardan sonra yollardan sonra yeniden şarkı söylenmesini sağlayacak çocuklar için. Bizim de bütün amacımız o zaten. Çocuklar yeniden şarkı söyleyebilsinler. Bu kente neşesi geri gelsin. Bu kentin şenliği geri gelsin. Bu kentte yapılması gerekenler yapılsın diye yola çıktık."

Değirmenci, bir gazetecinin "CHP'nin kalesi olan bir yerden adaysınız. Seçilme şansınız çok kolay değil. Burada neden aday oldunuz. TİP kendini mi görmek istiyor? Hedefiniz nedir" sorusunu, şöyle cevapladı:

"BİZ İKTİDARIN EKMEĞİNE SÜREN, MUHALEFETE ZARAR VEREN BİR PARTİ OLMAK İSTEMİYORUZ"

"Biz iktidarın ekmeğine süren, muhalefete zarar veren bir parti olmak istemiyoruz. İstemedik de. Genel seçimde de tavrımız buydu. Kendini muhalefette tanımlayan, saray iktidarıyla mücadele eden hiçbir partiye zarar vermemek gibi bir politika benimsemiş durumdayız. Çok bıçak sırtı olan yerlerde de aday gösterip, iktidar bloğunun kazanmasının önünü açmak istemedik. Bu aday belirleme kriterlerimizden biriydi. Ancak çok sembolik olan ilçeler var.  Türkiye sol hareketi için çok sembolik ve önemli olan ilçeler var. O ilçelerde adayımız var.  Büyükşehir belediyesinde bir adayımız yok mesela. Ama şunu biliyoruz ki Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nde de TİP'li üyelerin olması en azından belki bu kentin bir ulaşım master planını artık hayata geçirilmesini sağlayacak. Çünkü bilime kulak verilmemiş. Kentin ulaşımı planlanırken master plan ya ne olacak, beklesin denilerek ellerinin tersiyle itilmiş ve bugün trafikte saatler kaybediyoruz Ankara'da. Planlama olmadığı için. TİP'li belediye meclis üyeleri  iyi bir oy aldığımız ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'ne de girdiğimiz takdirde bunun yapılmasını sağlayacak mesela. Bir işe yarayacağız.

Çankaya, son seçimlerde yüzde 70'e varan oyla mevcut Belediye Başkanı'na destek olmuş.  CHP'nin oyları hiçbir zaman yüzde 50'nin altına düşmemiş, AKP'nin aldığı oy da yüzde 15'in üzerine çıkmamış. Burada bir rahatlığımız var. ya mevcut düzeni kazanacak Çankaya'nın ya da Türkiye İşçi Partisi kazanacak. Üçüncü bir seçenek yok. Çankaya'da AKP'nin kazanma riskini görsem, oyları bölüp AKP'ye kazandıran bir isim olarak anılmak beni bunca yıllık tecrübemi ve ekranda sergilediğim tavrı reddetmem olurdu. Ben burada AKP'nin kazanma riski olmadığını, oylar CHP'nin oyları ikiye değil üçe de bölünse yine de AKP'nin kazanamayacağını gördüğüm için burada ya TİP ve İrfan Değirmenci ya da CHP ve adayı kazanacak. İki ihtimal olduğunu gördüğüm için buradayım. Çankaya seçmeninin karşısındayım."

Değirmenci, somut projelerine ve planlarına ilişkin soru üzerine, şöyle konuştu:

"ÇANKAYA'DA İŞLEVSEL DURUMDA TEK BİR KADIN SIĞINMA EVİ YOK"

"Çankaya'da işlevsel durumda tek bir kadın sığınma evi yok şu anda. Bir tek kadın sığınma evi var, adı adresi bilinmekte. Belediye üzerine düşeni yapmış olsaydı bu şiddete karşı Çankaya'da en azından adım atılmış olabilirdi. 1 milyon insanın yaşadığı Çankaya'da müteahhitlere rica minnet yaptırılmış 15 kreş var. 123 mahalle var Çankaya'nın. 15 kreşimiz var. Kreşlerin ortalama kapasitesi 40 çocuk. Toplasanız 600 çocuk. 1 milyon kişiyiz. 600 çocukluk kreşimiz var. Sonra diyorlar ki 'Kadın istihdamını arttıracağız, destek olacağız.' Bugüne kadar 123 mahallenin 123'ünde de belediyenin kendi imkanlarıyla çalışan anne babaların çocuğunu bırakabileceği hatta gece de bırakabilecekleri, gündüz ve gece kreşlerini yapmış olmanız gerekiyordu. Yapacağız.

100 bini aşkın üniversite öğrencisi var Çankaya'da. 6 devlet, 6 özel üniversite var. Öğrencilerin barınma sorunu var.  Bugüne kadar yönetmiş olanlar bu barınma sorununu çoktan çözebilmiş olmalıydı. Çankaya'da dahi apartmanın giriş katında ya da bilmediğiniz bir dairesinde dernek, vakıf adı altında cemaat ve tarikatların öğrencileri kendi tuzağına düşürmeye çalışmasının önüne geçmiş olması gerekiyordu. Yapacağız."

İrfan Değirmenci, "Seçilemezseniz gazeteciliğe tekrar dönecek misiniz yoksa siyasete devam mı edeceksiniz" sorusuna, "1 Nisan sabahı çok güzel bir sürpriz yapacak Çankayalı. Onların yanlarında olduğum gibi aynı zamanda belediye meclisinde belediye başkanı olarak oturumu yönetiyor olacağım. Sözümü duyurmak için TV'de olmak durumunda değiliz, sosyal medyada da kamuoyu yaratmak mümkün, birçok alandan bunu yapabiliriz" yanıtını verdi.