Kağıthane’de Konuşan İmamoğlu: İsrafçılar Gitti, İcraatçılar Geldi, Rantçılar Gitti, Halkçılar Geldi

Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Kağıthane Belediye Başkan adayı Tonguç Çoban ile birlikte, Nurtepe Meydanı'nda düzenlenen halk buluşmasına katıldı. "Biz, çok güçlü İstanbul İttifakı'yız, halkın ittifakı" diyen İmamoğlu, "Bu ittifak çok güzel işler başardı, başarmaya devam edecek. Bu süreç içerisinde kimseye partisini, etnik kökenini, yaşamını veya tercihlerini sormadan hizmet ettik. Sormadan; 650 bin annemizin cebine Anne Kart koyduk. Sormadan; Halk Süt dağıttık. Sormadan; kreşlerimize çocuklarımızı davet ettik. Kimseye sormadan, 100 bin gencimize burs dağıttık. İsrafçılar gitti, icraatçılar geldi, icraatçılar. Rantçılar gitti, halkçılar geldi, halkçılar. Hem de Cumhuriyet'in, Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden giden halkçılar geldi" dedi.

İmamoğlu, CHP Kağıthane Belediye Başkan adayı Tonguç Çoban ile birlikte, Nurtepe Meydanı'nda düzenlenen halk buluşmasına katıldı. Dr. Dilek Kaya İmamoğlu da halk buluşmasında eşi İmamoğlu'nu yalnız bırakmadı. Meydanı, evlerinin balkonları, pencereleri ve çatılarını dolduran vatandaşlar, İmamoğlu ve Çoban'a sevgi gösterilerinde bulundu. "Eğer vatandaşların yüzünü güldürebilen bir Başkansam, ben dünyanın en başarılı Belediye Başkanıyım" diyen İmamoğlu, yurttaşların Ramazan aylarını kutladı. Meydanın yakınındaki Hacı Ethem Üktem Ortaokulu öğrencilerini de selamlayan İmamoğlu, iktidara, şunları söyledi:

"BIRAKIN EKREM İMAMOĞLU'YLA UĞRAŞMAYI, ATANAMAYAN ÖĞRETMENLERİN DERTLERİNİ ÇÖZÜN: Hazır öğretmenler oradayken söyleyeyim. Yolda gelirken, Fatih'te, bir genç beyefendi geldi, kolumu tuttu. 'Atanamayan öğretmen meselesinde çok büyük desteğinizi istiyorum' dedi. Bu atanamayan öğretmenler ve bu mülakat meselesi, söz verilip hala tutulmayan mülakat sisteminin varlığı, toplumun adalet duygusunu yok etti. Özellikle kıymetli öğretmenlerimiz, bu konuda çok sitemkar ve çok öfkeli. Lütfen bu işi çözün. Bırakın İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'yla uğraşmayı, atanamayan öğretmenlerin dertlerini çözün

BİZ, ÇOK GÜÇLÜ İSTANBUL İTTİFAKI'YIZ: Biz gücümüzü vatandaşlarımızdan alıyoruz. Tam da şuradaki o güzel duygudan, o annelerimizin, amcalarımızın o güzel bakışlarından, dualarından, birleştiricilikten alıyoruz, birleştiricilikten. Kimseyi karşıt görmemekten, herkesi bizden görmekten, 'Biz biriz, birlikteyiz' demekten gücümüzü alıyoruz. Kimseyi, ayrımcılık yaparak tarifleniyoruz. Herkesi, bizim asil vatandaşımız olarak görüyoruz. ve bunu yürekten söylüyoruz. Onun için biz, çok güçlü İstanbul İttifakı'yız, halkın ittifakı. Bu ittifak çok güzel işler başardı, başarmaya devam edecek. Bugüne kadar hiç kimse şunu söyleyemez. Bu süreç içerisinde kimseye partisini, etnik kökenini, yaşamını veya tercihlerini sormadan hizmet ettik. Sormadan; 650 bin annemizin cebine Anne Kart koyduk. Sormadan; Halk Süt dağıttık. Sormadan; kreşlerimize çocuklarımızı davet ettik. Kimseye sormadan, 100 bin gencimize burs dağıttık. İsrafçılar gitti, icraatçılar geldi, icraatçılar. Rantçılar gitti, halkçılar geldi, halkçılar. Hem de Cumhuriyet'in, Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden giden halkçılar geldi

İMAMOĞLU'NUN ENERJİSİNİN KAYNAĞI ÇARŞILARDA, PAZARLARDA, ESNAFIN YANINDA: Enerjimizin kaynağını merak edenlere şöyle deyin: Ekrem İmamoğlu'nun enerjisinin kaynağı çarşılarda, pazarlarda, esnafın yanında. Ekrem İmamoğlu'nun enerjisinin kaynağı güzel annelerimizle konuşmaktan, onlarla yürek yüreğe dertleşmekten. Bu anlayışı herkes öğrenecek. Halkın sevgisinden enerjimizi alıyoruz. Ama onlar, bunu anlayamaz biliyo musunuz? Çarşıya gidebilirler mi onlar? Pazara gidebilirler mi? Esnafa selam verebilirler mi? Gidemezler. Yüzleri yok. Sorulara cevapları yok. Tembeller, çalışmıyorlar. Allah aşkına, çalışsalar bu ülkede emeklilerimiz bu kadar mağdur olur mu? Çalışmıyorlar, çalışmıyorlar. İşsizlik bu kadar yüksek olur mu çalışsalar? Onun için, onlar çalışmıyor, ama biz, İstanbul'daki görevimizi keyifle, gururla yerine getiriyoruz.

TONGUÇ BAŞKAN'A ÖMÜR BOYU KEFİLİM: Kağıthane'deki bir değişim nedir biliyor musunuz? Bırakın İstanbul'u, Türkiye'deki büyük ve güçlü değişimin, halkçı değişimin, demokrat değişimin, özgürlük dolu bir değişimin kaynağıdır. Onun için sevgili Kağıthaneliler, çok çalışmaya hazır mıyız? Tonguç Başkanı, Kağıthane'de belediye başkanı seçmeye hazır mıyız? Bunu yürekten istiyorum. Ben kefil oldum mu ömür boyu kefalet vardır onun altında. Tonguç Başkan'a ben, ömür boyu kefilim. Bakın bu kadar ileri gidiyorum. Bu karşılıklı güvenden dolayı, onun halkın her kuruşuna duyduğu saygıdan dolayı, milletin her türlü duygusuna duyduğu saygıdan dolayı, insanı ayırt etmeyen demokrat duygularından dolayı bu kefaletin adı.

SEN KISA YOLDAN GİT DE Kİ 'CHP BU HASTENEYİ TAŞIDI' DE: Az önce Tonguç Başkan, iktidarın karşımızdaki çıkardığı adayın hastane ile ilgili sözlerini anlattı. Bakın size söyleyeyim; yolda gelirken birisi demiştir ki ona, 'Kağıthane'de bir hastane var.' O da 'Eee' demiştir. 'O hastaneyi biz taşıdık, ama aslında biz taşımadık.' Kafası karışmıştır. Yani şöyle demişlerdir ona, 'Sen kısa yoldan git de ki, 'CHP bu hastaneyi taşıdı' de.' O da çıkıp, bunu demiştir. Tamam mı? Yahu o kadar riyakarlık var ki ruhlarında… Bir yalan üzerinden Ekrem İmamoğlu'nu, mensubu bulunduğu partiyi, yani Cumhuriyet Halk Partisi'ni karalamak için yalan konuşuyorlar. Bir yazı yazmışlar, demişler ki, 'Buradan çıkacağız.' Çıkarken haber bile vermemişler. Apar topar, bir hafta sonu, kaçar gibi öbür hastaneye kaça kaça gitmişler. Ben gazeteden öğrendim. Arkadaşlarım aradı. 2 gün sonra o binaya geldim. Terk edilmiş bir bina gibi. Bunlarda devlet görgüsü de yok. İnsan etrafını toplar, der ki, 'Ya ben bir hastaneye geçiyorum. O hastaneyi yaptık. Oradayız. Orada hizmet vereceğiz. Ey halkımız, sizi oraya taşıyalım. Ey karşısındaki eczane; size zaman verelim. Siz de işinizi gücünüzü ona göre toparlayın.

KAĞITHANE'DE SEÇİMİ SİZ KAZANIN, MİLLET KAZANSIN, O HASTANE KOŞA KOŞA ORAYA GELECEK: Bu dediklerimi biz yaparız ama onlar yapmaz. Çünkü biz, halkı dert ederiz, halkı düşününüz. Oradaki esnaf ne olacak? Oradaki pazarcı ne olacak? Oradaki eczane ne olacak? Oradaki büfe, kahvehane ne olacak? Bir kafe ne olacak? Dolayısıyla onlar ne yapar biliyor musunuz? Bir yerden talimat geldi ya; kaça kaça giderler. Ama ne yaptınız biliyor musunuz halk olarak? Onları dize getirdiniz. Şimdi. Diyorlar, 'Oraya gelmek istiyoruz.' Niye biliyor musunuz? İşin içinde oy var, oy. Oy olmazsa var ya sizi duymazlar. Bunlar, seçimden sonra onu unuturlar. Nasıl unutmazlar biliyor musunuz? Onlara Kağıthane'de bir ders verin. Kağıthane'de seçimi siz kazanın, millet kazansın, Belediye Başkanı Tonguç Çoban olsun; o hastane koşa koşa oraya gelecek, koşa koşa. Onların dediğini yaparsanız değil, dediğini yapmazsanız değerli olursunuz. Dediğini yapan, birbiriyle uzlaşı içerisinde olan biziz. Niye biliyor musunuz? Biz, sizi dinliyoruz.

FERYADINIZI BİZ DUYUYORUZ: Bize canım emeklim geliyor diyor ki, 'Ben yanıyorum kardeşim. Ben, bu yaşa geldim. Çalışırken çok çalıştım, 5 evladıma 5 tane daire yaptım. Şimdi emekli oldum; bu devlet, bu hükümet beni 5 evladıma muhtaç bir adam yaptı' diyor. Bundan daha büyük feryat, bundan daha acı bir baba feryadı olmaz. Duymayan akıl, o akıl. Ama bunu duyarak, 'Ben emekli için ne yapabilirim' diye, 'İstanbul'da ben ona nasıl katkı sunabilirim' diye arkadaşlarıyla gece-gündüz düşünen akıl da halkçı, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları ekibi kardeşim. Bu kadar net. Onun için, evet eline o maaşı alıp bu feryadı yapan emekliye 10 bin lira pazar desteği vereceğiz. O aileye her gün Halk Ekmek'ten bir ekmek desteğini vereceğiz. O aileye, binaları dönüşüyor ve emekliyse, 9 bin lira kira desteği vereceğiz. O aileye parası yok, o kadar maaş alıyor, bir evi var, dönüştürmesi lazımsa, depreme dayanıksız, o dönüştüreceği evin yüzde 65 maliyetini de biz karşılayacağız. İşte mesele, insanını hissetme meselesi. Onun için biz çocuklarımıza kreş açtık. Onun için biz süt dağıtıyoruz. Onun için biz Kent Lokantası açıyoruz. Onun için biz burs veriyoruz. Onun için biz sosyal yardımları bütçede tam 6 kat arttırıyoruz. Siyaset yapmıyoruz. Halkımıza hizmet ediyoruz.

ATOM KARINCA BİLE BİZİ GEÇEMEZ: Onlar için siyaset amaç, parti amaç. Partilerinin liderini kutsallaştıran anlayış. Bizim kutsalımız; bizim insanımız. Bakın Ramazan ayında söylüyorum. Biz insanımızı seviyoruz. Kim olduğuna da bakmayız. Biz insanımızı seviyoruz, çünkü Yaradan'dan ötürü seviyoruz. Biz insanımızı, Yaradan'dan ötürü seviyoruz. Sevgili hemşehrilerim; ihmalleri, ihanetleri tarihe gömmeye hazır mıyız? Kanal İstanbul'u tarihe gömmeye hazır mıyız? Kağıthane'yi kazanmaya hazır mıyız? İstanbul'u kazanmaya hazır mıyız? Meclisi kazanmaya hazır mıyız? Tonguç Başkanı belediye başkanı seçmeye hazır mıyız? Biz de size hizmet etmeye hazırız. Atom karınca bile bizi geçemez. Bunlar, bizi seyrederken bile yorulacak, yerlere serilecekler. Allah enerjimizi bol etsin. Enerjimiz bol, çünkü siz varsınız. Allah sizin kalbinizdeki sevgiyi bize hiç eksik etmesin. Biz size mahcup olmayalım. Şu bebelere, şu çocuklara, güzel annelere, sizin bu çocuklarınıza, evlatlarınıza bu şehrin güzel hanımefendilerine, beyefendilerine, Allah, bu kardeşinizi ve Tonguç Çoban'ı mahcup etmesin. Ben onları da bıraktım kendi hallerine. Allah onları ıslah etsin. Allah onları affetsin, Allah onlara akıl versin. Yolumuz açık olsun. Onlar tam gaz geri, biz tam yol ileri."