Şair Mustafa Köneçoğlu, şiire olan ilginin tüm dünyada azaldığını, ancak Türkiye’de hala bir şiir ortamının olduğunu ifade etti.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından şiir okumayı, yazmayı ve yayınlamayı teşvik etmek amacıyla ilan edilen 21 Mart Dünya Şiir Günü, 25 yıldır kutlanıyor.
Dilsel çeşitliliğe de bir fırsat sunması hedeflenen Dünya Şiir Günü kapsamında, birçok ülkede çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
“Söz Hakkı” ve “Tanışmak İnsanı Yorar” adlı şiir kitapları yayımlanan şair Köneçoğlu, şiir yolculuğunu, geçmişten bugüne Türkiye’de şiirin durumunu ve şiire olan ilgiyi AA muhabirine anlattı.
Samsun Terme’de dünyaya gelen ve 25 yılı aşkın süredir Türk edebiyatı öğretmenliği yapan Köneçoğlu, 1996’dan beri Kahramanmaraş’ta görev yaptığını söyledi.
Köneçoğlu, çocukluğunun Samsun’un orman köylerinden birinde geçtiğini belirterek, “Karadenizliler için ’15 yaşına kadar yaşarlar’ diye bir tabir vardır. Ondan sonrası gurbet, okuma, eğitim… Koparız ve bir daha da geri dönemeyiz. İlk şiirselliğimiz budur herhalde.” dedi.
Şiir yazmaya lise yıllarında kitapların kenarına bir şeyler karalayarak başladığına işaret eden Köneçoğlu, şunları kaydetti:
“Lise yıllarında Mehmet Akif ve Necip Fazıl şiirlerini ezberler, okurdum. O dönemde, belki ideolojik ya da siyasal saiklerle düşünce-edebiyat karışımı bir dergi çıkarmayı çok istediğimi hatırlıyorum. Lise boyunca Mehmet Akif ve Necip Fazıl dışında, çok müşterisi olduğum bir şair olmadı. Üniversitede İsmet Özel başta olmak üzere Sezai Karakoç’un şiirleri girdi hayatımıza. Sezai Karakoç’un duruşu, derviş kişiliği, İsmet Özel’in ise hem şiirsel hem de duruşsal belagati beni ciddi etkilemiştir.”
“Onlar zaten söylenebilecek her şeyi en güzel şekilde söylemişler”
Mustafa Köneçoğlu, ilk şiir kitabını kendi kuşağına göre daha geç yayımladığına işaret ederek, “1990’lı yıllarda hiç şiir yazmadım. Özellikle 2005’ten sonra şiir yayınlamaya başladım. İlk şiir kitabım 38 yaşında yayımlandı. 2016 ve 2019’da da şiir kitaplarım çıktı. Çok yazanlara bakarsanız, az şiir yazdığımı söyleyebilirim ama Alaeddin Özdenören’e bakarsanız da fazla. Onun toplamda 50 şiir var. Sezai Karakoç ve İsmet Özel gölgesinde bir şiir söylemenin biraz edep dışı olduğunu saymışlığım vardır. Onlar zaten söylenebilecek her şeyi en güzel şekilde söylemişler.” şeklinde konuştu.
Modern şiirle ilişki kurduğu zamanla bugünün şiir ortamını mukayese eden Köneçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“1990’lı yıllarda okuduklarım, 1980’li yılların apolitik söylemine tepki olan şiirlerdi. Bizim kuşağımız belki çok kalıcı olmadı ama genelde bir poetik havza oluşturmaya çalıştılar. Şiirleriyle birlikte mutlaka bir poetikanın da içinde oldular. 1990’lı yılların kuşağında, şiir üzerinden bir dünya kurmak gibi ciddi bir endişe vardı. Bu anlamda o yılların şiiri için siyasal bir şiirdir diyebiliriz. Bugün modern Türk şiiri için, dünya şiiriyle karşılaştırırsak, çok teknik, kendinden önceki bütün birikimlerden faydalanan, çok estetik bir şiir olduğunu söyleyebiliriz. Hatta İkinci Yeni’ye göre bence çok daha teknik bir şiir söyleniyor. Ama bizim ve bizden sonrakilerin bahtsızlığı olarak ‘Sözün Düşüşü’ denilen bir döneme denk geldik. Bugün görünürlüğü olan şeyler çok daha önemli şeyler. Bu anlamda şiirin tüm dünyada geriye gitmesinden söz edebiliriz. Ama Türk şiiri halen bu geriye gidişe direniyor.”
Köneçoğlu, Türkiye dışındaki ülkelerde, özellikle Avrupa’da şiirin neredeyse yok olma noktasına geldiğinin altını çizerek, şairlerin çeşitli şiir etkinlikleriyle bir araya gelmelerine de önem verdiğini vurguladı
GÜNDEM
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024